1 Mart 2011 Salı

(du)va(r)

Soru : Önünüze bir duvar çıktı, ne yaparsınız?

Dergilerin arka sayfalarında sorulan psikolojik test sorularına benziyor, biliyorum. Ama bazen bu duvarlarla karşılaşıyoruz. Ya biz örüyor oluyoruz o duvarları ya da hayat tarafından yolumuza koyulmuş oluyorlar. Sorun olarak mı görüyoruz o duvarları? Ya da geçici engeller olarak mı? Ne görürsek görelim o duvarı sonuçta hep negatif olarak düşünürüz. Yolumuza çıkmıştır çünkü, beklenmiyordur ve ilerlememiz gerekirken dikiliyordur öyle küstahça önümüzde.

aptal duvar!

Genellikle bu soruya ilk verilen cevap üzerinden atlamaya çalışmak olur. Duvar çok yüksek! O zaman etrafından dolaşmaya çalışmak ikinci verilen reklesif cevaptır. Duvar çok geniş!

Duvarın varlığını inkar edip içinden geçmeye çalışmak ise duvarlara başınızı vurmak deyimiyle bire bir örtüşür.

Bu üç seçeneği defalarca denedim. En çok da üçüncüsünü. En acılısı üçüncüsüdür ama alternatif düşünme yeteneğini de en çok o üçüncü seçenek geliştirir. İnkarın alında açtığı yaralar çok kanar. Vuracak baş kalmayınca da çaresiz altenatifler düşünür olursunuz.

İşte alternatiflerim:

Önünüze bir duvar çıktığında öncelikle bunun engel değil sadece bir duvar olduğunu kabullenin. Duvarın anlatmak istediği bir şey olabilir. Hayatta tesadüf diye bir şey yoktur, o duvarın yolunuzda durmasının mutlaka bir sebebi vardır. Belki de yolunuza bir süreliğine ara vermeniz gerekiyordur. O zaman işte oturun o duvarın dibine. Durup bir etrafa bakın, geldiğiniz yolları, yürürken unuttuğunuz anlarınızı, en önemlisi yürümenin verdiği yorgunluğu düşünün. İyi gelecektir biraz dinlenmek. Sonuçta duvar sizi geriletmiyor, sadece durmanızı sağlıyor.

Cebinizde mutlaka pastel boyalar bulundurun. Çünkü hiç bir çıkış bulamadığınızda bazen sadece bir kapı çizmeniz içeri girmenizi sağlayabilir. Kapı işe yaramasa bile pastel boyalar sizi eğlendirecektir. Ağaçlar, bulutlar, evler çizin. Aklınıza gelen her şeyi çizin duvara... Rengarenk bir duvarınız olsun, o zaman daha az korkarsınız.

Hiç biri işe yaramazsa kök salın duvarınızın dibine. Koskocaman bir sarmaşığa dönüşene kadar bekleyin. Kollarınız duvarın yüzeyini sardıkça artık ne duvarın, ne yürümenin, ne de hep olduğunuz şekilde varolmanın hiç bir önemi kalmayacaktır.

Köklerinizi bırakın toprağa,
o gerisini halleder...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder