Giriş
Uzandığın bu
uçsuz bucaksız kumsalda, avuçlarına doldurduğun çakıl taşlarından sadece bir
tanesiyim. Diğerlerinden farklı değilim, hatta biraz şekilsizim bile. Ama
hepimizin birer yolculuk hikayesi var. Avuçlarına sığan yüzlerce hikayede,
sonucu değistirmeyen süreçler var. Bir gün duracağını bilerek koşmak ne kadar
anlamlıysa burada bulunan herkesin hikayesindeki son o kadar anlamlı. Öte
yandan evrimi evrim yapan sonucundan
daha fazla süreci. Burada, bu uçsuz bucaksız kumsalda yaşanan tek şey, avuçlarındaki
sonu aynı yüzlerce hikaye. Belki de bu yüzden sonsuz var.
Ama senin
koyduğun isim güzel. Hayat.
Çıkış
Havanın tadı ağzımda,
sırtüstü yatıyorum. Gözlerim kapalıyken bile gözlerimi dolduran bu eski güneş
bir gün bitecek biliyorum. Giderek solan ışığı ile bir gün dünyayı karanlıkta
bırakacak. Belki de o zaman, gözlerimiz karanlıkta görmeye alıştığında, şimdiye
kadar sorulan bütün soruların cevaplarını bulacağız ve bu hiç önemli olmayacak.
O zaman bütün bu kumsalı anlayacağız.
Avuçlarıma
doldurup boşalttığım çakıl taşlarının hikayesini kendi hikayemle birleştirmeye
çalışıyorum. Hepimizin aynı kumsalda olduğunu kabul ederek kapatıyorum
gözlerimi. Bizi kıyıya vuran dalgaların sesi kulağıma doluyor. Doğarken,
ölmeden o kanaldan geçene verdikleri hediye hayat. Adını koyduğun güzel hayat.
Eğer tükenmez
bir kalemle tekrar yazacaksam hikayemi, başka bir şekilde var olmak için elimde
fırsatım var demektir. Görebildiğim sadece yanılgıdır. Görebildiğimi binlerce
değişik şekliyle görebilirim. Gerçek, gördüğüm olamaz.
Hayat benim
bakamayış açımdır. Gerçeğim, bakamadığım yerde olamaz.
Benim gerçeğim
bir anın içinde saklı. Süresi bir nefes.
Benim gerçeğim yok
olduğuma vardığım ve bitmeyi seçtiğim noktaya denk düşüyor.
Hayat uzun bir
yanılgı, an gerçek bir sonsuz.
Herkesin kendi
hikayesini yazmak için bir şansı olmalı.
Hiç ölmeyeceğim
ben.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder